Vidar">

ikinci dünya savaşı'nın ana hatları: pearl harbor saldırısı

ikinci dünya savaşının ana hatları pearl harbor saldırısı

  Dünya tarihinin gördüğü en kanlı savaş olan 2.Dünya Savaşı’nda müttefikler için işler gitgide çıkmaza sürüklenirken, 1941 yılında yaşanan Pearl Harbor Saldırısı ABD’yi de savaşın içine çekti ve böylece müttefikler aradığı gücü bulmuş oldu. Peki savaşın gidişatını değiştiren Pearl Harbor Saldırısı’nın öncesi ve sonrası süreç nasıl işlemişti?

7 Aralık 1941 yılında Japonlar, Pasifik Okyanusu’nda hâkim güç olan ve sürekli Japon saldırılarına karşı bir gözdağı vermek amacıyla Hawaii adasına yerleştirilmiş Amerikan Filosu’nu yok etmek ve bir nevi güç gösterisi yapmak için bu saldırıyı düzenlemişti. Saldırı yapıldığında Japonlar, neredeyse hiçbir direnişe maruz kalmadan üssü ağır bir bombardıman yağmuruna tuttu. O gün kesin Japon zaferi ile sonuçlanan bu saldırı, uzun vadede yaralarıyla daha da güçlenecek bir Amerikan Ordusu bıraktı ve Japonlar, 4 yılın ardından resmen savaşı kaybetti.

pearlharborkapak


Batı dünyası tarafından yıllardır dışlanan ve resmen istenmeyen çocuk olan Japon İmparatorluğu, uluslararası arenada söz sahibi olamıyor ve istediği askeri-politik başarılara da tam anlamıyla ulaşamıyordu. 20.yüzyılın başlarında Rus Çarlığı ile bir savaşa giren Japon İmparatorluğu, kesin Rus zaferi beklenirken bu savaşın galibi konumundaydı ve deyim yerindeyse bu galibiyet, Rus Çarlığı’nın yıkılma sürecinde halkın sabrını sınayan bir olay olmuştu ve halk artık Çarlığın yetersiz olduğu konusunu dillendiriyordu.

Bu galibiyet Japonlara ihtiyaçları olan cesaret ve güveni vermişti, yüzyıllar boyunca hüküm süren bir imparatorluğa karşı alınan galibiyet resmen bir gurur simgesiydi. Bu askeri başarının politik bir başarıyla da desteklenmesi gerekiyordu fakat işler pek de umulduğu gibi olmadı. Masada oturma hakkına sahip olan Japonlar, bu sefer söz hakkı alamıyor ve sadece temsilen bulunuyordu. Japon vatandaşların da diğer ülkelere gitmesini isteyen Japon Hükümeti’nin bu isteği kabul edilmedi ve Japonlar, dönemin ABD’sinde ırkçılığa maruz kalan bir gruba dönüşmüştü.

İstediği koşullara ve anlaşmalara ulaşamayınca Japonlar,1930’lu yıllarda ağırlıklı olmak üzere büyük bir donanma ve askeri güce sahip olmuştu ve dönemin süper güç adayı ABD’ye alternatif olma yolunda ilerliyordu. Uluslararası alanda dışlanılan bu devlet, artık kendi coğrafyası içerisinde büyük bir tehdit unsuru olmuştu. Çin’e saldıran Japonlar, Milletler Cemiyeti’nden uyarı aldı ama buna tek tepkileri Milletler Cemiyeti’nden ayrılmak oldu, amaçları ve planlarından sapmadılar.

Bölgesel bir güç olan ve küresel ölçekte de risk barındıran Japon İmparatorluğu’nun başında, her zaman olduğu ve tahmin edilebileceği gibi aşırı sağ-muhafazakâr bir isim vardı ve bunun yanında başbakan ve aynı zamanda Kara Kuvvetleri’nin başı olan Hideki Tojo, uzun zamandır ordu mensubu ve bir nevi cahil sayılabilecek bir isimdi. Hareketleri pek de bir plan olmadan sadece daha fazla toprak mantığıyla ilerleyince, müttefiki Hitler ile benzer bir sonu oldu.

hidektojo

(Hideki Tojo)

Daha fazla toprak anlayışının temelinde, Japon adasının yakınında yer alan ada ülkeleri ve diğer ülkelerin kontrollerinin bir nevi Batılı güçlerin olması yatıyordu. Onları bazen bir tehdit olarak görürken, bazen de Avrupa’da cephelerde ağır yaralar alan güçlerin sömürgelerine saldırılıyor ve hem topraklar elde edilmiş ve gözdağı verilmiş oluyordu, hem de özellikle günümüz Endonezya topraklarını kapsayan alanda olduğu gibi bu toprakların faydalarını kullanıyorlardı(petrol, insan gücü, sanayileşme vb.).

İşler Japonlar için güçlerini gösterdikleri bir alana dönüşünce savaşa girmek istemeyen ABD, bir nevi korkutmak amaçlı Pasifik Filosu’nu Hawaii adasında bulunan üsse gönderdi. Bu süreçte savaşı sonunda kazançlı olacakları bir süreç olarak gören üst komutadaki Japonlar, İtalya ve Almanya ile ittifaka imza attı, ABD buna tepki göstermekte gecikmedi ve ambargo uyguladı(en ciddi olanı akaryakıt ambargosu). işte tam da bu adım üzerine bahsettiğimiz Endonezya toprakları alındı ve petrol sorunu çözülmek istendi. Bu işgal müttefik devletleri iyice kızdıracak ve hepsinin bir nevi savaşı beklemesine neden olacaktı. Ama ne müttefiklerle savaşma korkusu ne de ABD gibi bir süper güce karşı durma korkusu Japonları durdurdu. Güm geçtikçe daha da intikam isteyen bir kimliğe bürünen Japon Ordusu, 1941 Aralık ayında tehdit amaçlı gönderilen ama resmen tatil havasında olan Amerikan askerlerinin üstünde tonlarca bomba yağdıracaktı.

pearlharbor2

İşte tüm bu olayların ardından koca okyanusu geçecek dev bir Japon Donanması ve hava gücü 11 gün sürecek yolculuğuna başlamıştı ve işin ilginç yanı, ABD tarafındaki radarlarda farkedilmiş de olsa üst komuta bunları ciddiye almadı ve Japonlar, endişe içerisinde geçirmeyi bekledikleri bu yolculuğu rahatça geçirip Amerikan hava sahasına girebildi.

Bir süre önce hazırda bulunmaları için açığa çekilen Amerikan uçakları, Japonlar için beklenmedik bir şeydi ve hepsini apaçık bulundukları yerde bombalayıp geçtiler. Üssün sığ denizlerde bulunmasından dolayı torpido kullanılmayacağı düşünülse de Japonlar, özel olarak hazırladıkları torpidolar sayesinde onlarcasını kullanıp gemilerini mahvetti.  Gemilerin, uçakların ve üssün büyük zarara uğramış olması ABD’yi artık harekete geçmeye zorlamıştı ve ABD, bu korkunç saldırı ardından Japon İmparatorluğuna savaş ilan etti. Bunun ardından Mihver Devletler(Japonya,Almanya,İtalya) de topyekün savaş ilan edince ABD müttefiklerin yanında savaşa girdi. İngiltere’nin başında olan Winston Churchill’in bu adım sonrasında savaşı kazandıklarını söylediği rivayet edilir. Ciddi anlamda petrol ve askeri güç sıkıntısı çeken müttefik kuvvetlerin yardımına ABD koşmuş ve savaşı kazanmalarının bir numaralı nedeni olmuştu. Churchill pek de haksız olmasa gerek.

Peki ABD ne kadar zarar almıştı? Birazda kayıp sayılarına bakalım:

Pearl Harbor saldırısı, 12 adet Amerikan savaş gemisini ciddi şekilde hasara uğratmış veya batırmış, 188 savaş uçağını imha etmiş, 1.178 kişi yaralanmasına ve 2,403 Amerikan askeri ile 68 sivilin ölümüne neden olmuştur. Bu saldırı Amerika’yı donanma açısından bir yıl geriye götürmüştür.

pearl harbor 1

Japon tarafında bu sayılardan memnun olmayan bir isim vardı; Isoroku Yamamoto. ABD’de donanma eğitimi ile Harvard’da eğitim alan Yamamoto, ABD’nin askeri anlamda tekrar toparlanacağını ve sanayileşme seviyesini biliyordu. En başta savaş karşıtı söylemleri de bulunsa sonrasında 1943’e kadar donanmanın başında olacak olan Yamamoto bu saldırıdan istediğini alamamıştı. Çünkü ABD donanmasının gözbebeği olan uçak gemileri ve birkaç önemli donanma gücü o gün orada değildi ve hala sapasağlamlardı. Yamamoto kendilerine karşı kullanılacak en büyük silahın da bu olduğunu biliyordu ve savaş sonrasında bunun yüzünden depresyona girdiği bile söylenir.

Halen Japonya ve hatta ABD’de taktiksel dehası ve attığı adımlar sayesinde çok saygı gören bir isim olan Yamamoto, ABD tarafından bir pusu ile öldürülmüştür ve ölümü bir aya yakın bir süre açıklanmamıştır. Japonlar için işlerin iyi gitmesinin en önemli sebebi olan Yamamoto, ölümünün ardından özellikle donanma askerleri tarafından hep saygıyla anıldı. Taktiksel dehası ve donanmayı daha da sistemleştirmek adına attığı adımlar, herkes tarafından saygıyla karşılanmıştır.

yamamoto

(Isoroku Yamamoto)

Bu saldırının ve karşılıklı kayıpların ardından dünya, belkide tarihteki en ürpertici şeyle tanıştı; Atom Bombası. Evet, bu bombalar aslında bir nevi savaşa son noktayı koymak ve Pearl Harbor’un intikamını almak için atılmıştı. Ayrıca ABD’nin girmesiyle birlikte askeri teçhizat ve araçlarda büyük bir değişim yaşanması savaşın gidişatını değiştirmişti, ancak bununla beraber milyonlarca insanın ölümüne yol açacak savaşı daha da şiddetlendirmişti.

ABD’nin savaşa dahil olması birçok Amerikan askerinin kanının dökülmesiyle oldu, ancak savaşı bitirmesi insanlık dışı bir biçimde yapılmıştı. Atılan atom bombaları Hiroşima ve Nagazaki’de yüzbinlerin ölümüne ve günümüze kadar sürecek radyoaktif etkilere yol açmıştı.

 Her zaman olduğu gibi tarihte yaşanmış dışlama temelli bir olay her şeyin fitilini ateşlemişti., Almanya’nın Hitler öncülüğünde İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmasına yol açmış, Japonların savaşı daha başa bir boyuta taşımasına ve sonunda Atom Bombası’nın kullanılmasına sebep olmuş, hatta dolaylı yoldan Birinci Dünya Savaşı sonrası süreçte dışlanan Araplar yüzünden günümüzde halen süren Orta Doğu tartışmalarının yaşanması bu olaylara örnek verilebilir. Umarız tarih, gelecek yılların hareketlerine daha doğru şekilde yol belirleyebilmemiz için bizlere bir nevi ibret olur ve insanlık, bir daha Atom Bombası veya Küresel bir çatışmaya sürüklenmez.

atombomb

Kaynakça

Pearl Harbor Saldırısı. (tarih yok). Tarihi Olaylar: https://www.tarihiolaylar.com/ adresinden alındı

  • Gösterim: 2444