Vidar">

istanbul'un italyan operası: naum tiyatrosu

istanbulitalyanoper
  İstanbul’un en eski opera ve tiyatrolarından biri olan bu tiyatro, 1870 büyük Beyoğlu yangınında yok olmuştu. Çeşitli tiyatrolarla özellikle İtalyan operasının önemli örneklerinin sahnelendiği Naum Tiyatrosu, Osmanlı’nın dönemindeki modernleşmesinin simgelerinden biriydi ve Türk Tiyatro tarihi içinde oldukça önemli bir yeri vardı.

 

   Tiyatro binasının olduğu yerde daha önce de bir başka tiyatro binası yapılmıştı ve ünlü besteci Verdi gelip operasını sergilemişti, ancak bu tiyatro binası 1846 yılında büyük bir yangına kurban gitti. Ardından sultan Abdülmecid’in de yardımlarıyla bu tiyatro, Avrupa'daki benzerlerini aratmayacak şekilde kesme taştan ve son derece lüks olarak inşa ve dekore edilmiş; iç duvarlar altın varak kaplama süslerle, koltuklar ince ipek kumaştan tezyin edilmişti; Sultan için özel bir kapıdan girilebilen Hünkâr Locası yaptırılmıştı.

WhatsApp Image 2021 01 04 at 9.47.50 AM   Binanın bu restorasyonunun ardından 4 Kasım 1848 tarihinde yine Verdi’nin Macbeth operasıyla açılış yapıldı. Bu açılış, izlemeye gelmiş birkaç İtalyan tarafından vatanlarında “yeni tiyatronun açılışı muhteşem bir başarıydı” diye dillendirilecekti.

   Zaman içerisinde bu opera ve tiyatro binası dünyaca ünlü yazarlara ve bestecilere ev sahipliği yaptı, adeta Osmanlı’nın Batı’ya açılan kapısını simgeliyordu. Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz’in de operalar izlediği tiyatroda zaman zaman yabancı hükümdarlar da ağırlandı. Avusturya İmparatoru Franz Joseph gibi burada, ileride İngiltere kralı olacak VII. Edward Galler prensi olduğu yıllarda Galler prensesiyle gelerek operaları izledi.(1869) Prensin görevlisi olarak yanında bulunan Sir William Howard bu ziyaretlerini şöyle anlatıyordu:

   “Saraydaki yemekten sonra sultanın at arabaları geldi, beraberinde resmi üniformalı eşlikçileri […] sokaklar o kadar kalabalıktı ki, kortejin ilerlemesi zaman zaman güçleşiyordu ve camlarda kalabalık insan suratları beliriyordu. […] Birinci katın ortasındaki saltanat locasına girince bütün salon ayağa kalktı ve her şey o kadar Avrupalıydı ki bir an İstanbul’da olduğumuza kendimizi inandırmamız için epey gayret sarf etmemiz gerekti”

   Bunlar yaşandıktan sadece 1 yıl sonra, herkes güzel bir yaz havasının keyfini boğazda sürerken öğleden sonra taksim civarlarında bir semtten yükselen dumanlar herkesi tedirgin etti. Bir ahşap evde yangın çıkmış ve rüzgâr etkisiyle hızla yayılmaya başlamıştı. Hızla ilerleyen alevler Naum Tiyatrosu’na doğru yönelirken tulumbacıların bu büyük alevlere karşı çaresiz kaldığı apaçık ortadaydı. Yangının ilerlemesi kesilsin diye birçok bina yıkılmak istendi ama hiçbiri ilerleyişi engelleyemedi. Osmanlı’nın modernleşme simgesi ve büyük bir kültür mirası olan Naum Tiyatrosu bir anda yok olup gitti.

   Bu yangın ve tiyatronun yok oluşu dünya basınında da yer buldu. Sonrasında Rum banker Hristaki tarafından satın alınan arsası üzerinde Çiçek Pasajı yapıldı. Günümüzde Çiçek Pasajı’na girerken, iki yanda görülen kadın heykelleri ve üstteki saat Naum Tiyatrosu’ndan kalmıştır.

Ayrıca bu önemli eserin anısına yakınlarındaki bir sokağa Sahne Sokak adı verilmiştir.

  • Gösterim: 2384