Vidar">

tembellik hakkı

 tembellikhakki

“Burjuvazi, ruhban tarafından desteklenen soylulara soyluluğa karşı mücadele ederken, elinde hür muhasebe ve tanrıtanımazlık bayrağı taşıyordu, ama zaferi kazanınca üslubunu ve tutumunu değiştirdi; bugün ekonomik ve politik üstünlüğünü dinle desteklemeyi amaçlıyor.”

Paul Lafargue kitabının ilk sayfasında bu cümleyi kuruyor. Peki böylesine direkt bir eleştiriyle başlayan, 42 sayfalık kısa ama çok şey anlatmak isteyen bu kitaptan alıntılar yaparak anlamaya çalışalım, yorumlayalım.

 Sanayi Devrimi

“Kapitalist uygarlığın hüküm sürdüğü ulusların işçi sınıflarını tuhaf bir çılgınlık sarmış durumda. Bu çılgınlık, iki yüzyıldır mahzun insanlığa eziyet eden bireysel ve toplumsal sefaletleri peşine takmış görünüyor. Bu çılgınlığın adı çalışma aşkı; bireyin ve evlatlarının yaşamsal güçlerini son noktasına kadar tüketen azgın çalışma tutkusu.”

“Çalışma, kapitalist toplumda her türlü entelektüel soysuzlaşmanın, her türlü organik bozulmanın sebebidir.”

“Çalışma dogmasıyla sersemlemiş proleterler sözde refah dönemlerinde kendilerine reva gördükleri aşırı çalışmanın, şimdi içine düştükleri sefaletin sebebi olduğunu anlamıyorlar.”

“Oraya çalışmayı sokun ve neşeye, sağlığa, özgürlüğe elveda deyin.”

“Kör, ahlaksız ve canice çalışma tutkusu, özgürleştirici makineleri özgür insanları köleleştirme aracına dönüştürüyor; makinelerin üretkenliği insanları yoksullaştırıyor.”

“Tarihsel misyonunu doğru değerlendirmeyen proletarya, çalışma dogması tarafından yoldan çıkarıldı. Bunun cezası ağır ve korkunç oldu. Tüm bireysel ve toplumsal sefaletler proletaryanın çalışma dogmasından doğdu.”

Çalışma, burjuvazinin bu tezinin tamamen tersine, insanın ürününe, bu ürün kendisinden bir parça olduğu için kendisine, zoraki niteliği yüzünden ötekilere ve nihayet türüne yabancılaşması, dışsallaşması demektir. Özgür bir etkinlik olması gereken üretici etkinliği artık proleterin kendisine ait değildir, ona dışsal olan, kendisi gerçekleştirdiği halde kendi dışında kalan bir etkinliktir. Ne var ki, kapitalist düzende proleterlerin geçim araçlarına sahip olabilmelerine izin veren tek etkinlik olduğundan; herkes banka soyup hırsızlık veya üçkâğıtçılık yapamayacağından; sermayesi olmadığı için ticarete vb. atılamayacağından; her gün milli piyango veya spor totoda kazanamayacağından; dolayısıyla proleterlerin çok büyük bir bölümünün, hemen tamamının biricik etkinliği olduğundan: Proleterler yaşamak için sisteme boyun eğerler (Paul Lafargue’ın kızdığı ve sitemkâr biçimde alaya aldığı da bu işte). Kısacası çalışma, her şeyden önce özgür olmayan bir faaliyettir, ancak zoraki ve zorla yapılabilir.

isci hareketleri proletarya

Büyük dönemlerin yunanları da çalışmaya karşı aşağılamadan başka his beslemezlerdi; sadece kölelerin çalışmasına izin vardı: özgür insan beden temrinleri ve zekâ oyunlarından başka bir şey bilmezdi.”

Sorun, Paul Lafargue’ın 19. yüzyılın o korkunç Avrupa’sında (bugünkü dünyadan daha korkunç olmayan bir Avrupa’da) düşündüğü gibi ne aşırı çalışmanın sınırlandırılması ne de çalışma süresinin kısaltılmasıdır. Mesele bir zorlama olarak, zoraki bir faaliyet olarak, toplumsal ve bireysel sorunların en önemli kaynağı olarak ücretli çalışmayı (işi, emeği) ortadan kaldırmaktır. Yani her birey, içinde kendini gerçekleştirdiği bütünlüğün, insan türünün bir parçası olarak istediği her işi istediği kadar yapabilmeli (örneğin 36 saat aralıksız çalışabileceği gibi, günlerce aylak aylak ya da hemen hemen aylak, sırtüstü yatıp dinlenebilmeli, gevşeyebilmeli); istediği an etkinlik alanını değiştirebilmelidir (bu, insanların sorumsuz davranıp gelgeç gönüllü olacakları anlamına gelmez). Böylece etkinliğini haz veren bir eğlentiye, varlığının, var oluşunun en temel unsuruna dönüştürebilmelidir. Yaşam bir etkinlik değilse, ne olabilir başka? Herhangi bir bireyin yaşamının herhangi bir dilimindeki etkinliği, bu etkinlik her ne olursa olsun, söz konusu etkinliğin diğerleri için önemi ne olursa olsun, bir başka ifadeyle söz konusu bireyin bilgi, tecrübe ve becerilerinin önemi diğerleri için ne kadar vazgeçilmez olursa olsun –yakın dostlarının kıvanç ve hayranlıkları dışında– ona hiçbir ayrıcalık sağlamamalı. Bu etkinlik aracılığıyla kendini türünün (insanlığın) bir parçası olarak gerçekleştirmenin o ölçüsüz hazzı, onun en büyük “mükâfatı” olacaktır.

Kitapta kısaca bu sorunları ele alan ve bunun yanında burjuvaziye demediğini bırakmayan Lafargue, çözüm olarak ne sunuyordu bizlere?

“Niye altı ay boyunca günde on iki saat çalışmanın yarattığı hazımsızlıklara katlanılacağına, her işçiyi yıl boyunca günde beş ila altı saat çalışmakla yetinmeye zorlama yolu seçilmiyor?”

“Kapitalistlerin ahşap ve demirden makinelerini mükemmelleştirmeye zorlamak için, et ve kemikten makinelerin ücretlerini arttırıp çalışma saatlerini azaltmak gerekir.”

“Proleterler kapitalistleri dökümhane veya rafineride on saat çalıştırmayı kafalarına takmışlar; toplumda uzlaşmaz çelişkilerin ve iç savaşların nedeni olan büyük bir hata bu. Zorla çalıştırmak değil, çalışmalarını yasaklamak gerekli. Rothschild’lerin, Say’lerin hayatları boyunca kusursuz birer hayta olduklarını kanıtlamalarına izin verilecek; çalışma yönündeki genel akıma karşın kusursuz haytalar olarak yaşamayı sürdüreceklerine yemin ederlerse de kendilerine birer kart verilecek ve ufak tefek zevkleri için bağlı bulundukları belediyelerden her sabah yirmişer frank dağıtılacak. Toplumsal uyuşmazlıklar silinecek, rantiyeler ve kapitalistler, bırakın kötülüklerinin istenmesini, tam tersine onları doğdukları günden beri bitiren aşırı tüketim ve savurganlık çalışmasından kurtarılmalarını amaçlandığına ikna olur olmaz, halkçı partiye en ön sırada katılacaklar.”

“Proletarya kendi gücünün bilincine varmak için, Hristiyan ahlakın, iktisadi ahlakın, hür düşünceci (dini dogmalara karşı) ahlakın önyargılarını ayaklar altına alıp çiğnemelidir; kendi doğal içgüdülerine dönüp, burjuva devriminin metafizik avukatları tarafından uydurulmuş tıknefes İnsan Hakları’ndan bin kat daha soylu ve kutsal olan Tembellik Hakları’nı ilan etmelidir; günde üç saatten fazla çalışmamalı, günün geri kalanında ve geceleri tembellik etmeli, yiyip içip eğlenmelidir.”

sendika oluşumu

Tüm kitapta üstüne basılan şey aslında burjuvazinin proletaryada bulunan insanları çalıştırmak için iğrenç işlere sahip olduğu ve işçi insanların da başka bir gelir kapısı bulamayacağından bunları kabul etmesinin bizzat insan sağlığına ve fıtratına ters olduğu kanaati. Yetişkin insanlarla kalmayıp eve yeterli parayı getirip geçinmeyi sağlamak için çocukların da çalışmak zorunda oluşuna büyük bir eleştiri getirmiş. Tüm kitapta üstüne bastığı nokta, çalışmanın insan akıl seviyesine etkisinin göz ardı edilemez olduğu ve insanların, daha da önemlisi çocukların geçinmek için gittiği o işlerde kendi düşünme becerilerini kaybetmelerinin toplumsal etkisiydi. İnsanların Tembellik Hakları’nı kullanarak kendilerine vakit ayırmaları gerektiğini, çalışmanın sadece insana haz sağladığında yapılması gerektiği fikrini çoğu yerde bizlerle paylaşıyor.

sanayi devriminin ocuk i il

Günümüzde işçilerin daha da önemsenen ve daha iyi şartlar sunulmuş olarak toplumsal hayatta yer alması oldukça iyiye işaret gibi gözükse de yine de hala haklarının çoğu ülkede fazla kazanç sağlamak için yendiğini görmek imkânsız değil. Belki de bu kadar sanayileşmiş ve çok fazla işçi nüfusunun bulunduğu bir durumda Lafargue’nin bahsettiği Tembellik haklarını uygulamak imkânsız gibi görünse de bu fikir kesinlikle bir değerlendirmeyi hak ediyor ve düzenlemelerle işçilere daha iyi koşullar ve haklar sunulması gerektiğini bizlere gösteriyor.

1 enternasyonel

  • Gösterim: 2318