Ebrar">

buda'nın öğretisi

budanın öğretisi   Yıllar süren acılı yaşam sürecinde, Siddharta dünya ve insan üzerinde düşünmüş. Durmadan yaşamın ölüme ve ölümün tekrar yaşama dönüşmesinin nedenleri üzerinde yoğunlaşmış, dünyada yaşanan sonsuz acı ve ıstırapların nedenlerini araştırmış.

   Buda'nın temel sorunu, insanın dünyasal yaşam içinde kıstırılmış, kuşatılmış varoluş biçiminden nasıl kurtulabileceği ve anlamlı bir yaşama nasıl ulaşabileceği ile ilgilidir. Kendisi ile yıllarca boğuştuktan sonra öğretisinin özünü "Dört Yüce Gerçek" te özetlemiştir. Aynı zamanda ilk vaazı olan ve Budist yazında "Benares Vaazı" olarak bilinen bu dört ilke dört temel doğruyla ilgilidir.

   Birinci Doğru: Doğum, yaşlılık, ölüm ve acıdır. Sevilmeyenle birleşmek, sevilenden ayrılmak ve istenilen şeyi elde edememek de acıdır. Gerçekte yaşamda bazı haz ve mutluluklar vardır ancak bunlar geçicidir. Kalıcı olan bu haz ve mutlulukların geçici olmalarının acısı da dahil, her şeyin özünün acıyla yoğrulmasıdır. Acı, yaşamın kendisidir. Bu yüzden acı doğru bir yol gösterici olduğu gibi, tek aydınlanma kaynağıdır.

İkinci Doğru: Her tür acının temelinde susuzluk vardır. Tat ve haz alma susuzluğu, gereksinim duyulan nesneler ortadan kalkınca acıya dönüşür. Yaşamı sürdürme susuzluğu, aynı zamanda bir korunma içgüdüsüdür. İnsan ölümle yüz yüze gelince, umutsuzluk ölüm susuzluğu olur. Böylece insan ölümün acısını hissetmez, adeta ona karşı sağladığı tinsel üstünlük nedeniyle ölüm, özlenen bir kurtuluş anı haline gelir.

Üçüncü Doğru: Acıdan kurtulmak için acılı ve çileli bir yaşam sürmek gerekir. Bu şekilde insan kendi varlığının derinliklerine uzanan serin, güvenli yolları bulur. Acılara üstünlük sağlayarak, yaşama karşı güçlenir. Ancak bütün bunlara ulaşmak için, isteklerden arınmış sade ve onurlu bir yaşam anlayışı benimsenmelidir.

Dördüncü Doğru: Kendi varlığının üzerinde yoğunlaşma nın amacı, benliğin ilkel ve gereksiz çok sayıdaki isteğini köreltmek ve hiçbir şeye gereksinim duymadan yaşayabilmektir. Bu saptama insanın özgür, dingin ve bağımsız bir varlık haline gelmesi için geçmesi gereken sekiz aşamalı bir yolculuğa işaret etmektedir. Ilımlılığa ve dürüstlüğe yönelik bu sekiz aşamanın her biri aynı zamanda birer buyruk, erdem ya da yoldur. Bunların kesişme noktası ise aşırılıktan kaçınmayı tanımlayan "orta yol" dur. Diğer bir deyişle ne abartılı bir mistisizm (gizemcilik) ne de olağanüstü dinsel törenler insanı gerçeğe götürmez. Gerçeğe götüren, "sekiz aşamalı yüce yol"; doğru inanmak, doğru düşünmek, doğru konuşmak, doğru davranmak, doğru yaşamak, doğru yönelmek, doğru kavramak ve doğru erişmek (aydınlanmak) aşamalarından oluşur.

   Siddhartha’ya göre insanın kaçınması gereken 10 günah ise şunlardır:
1-Adam öldürmek, 2- Hırsızlık, 3- İffetsizlik, 4-Yalan, 5-İftira, 6- Kötü söz, 7- Dedikodu, 8-Kıskançlık, 9-Kincilik, 10-Paraya düşkünlük.

   Siddhartha yedi yıl süren yoğun bir arayış ve çaba sonunda gerçeğe ulaşmış ve aydınlanarak Buda olmuştur. Seksen yıllık ömrünün geri kalanını, sağlığında çizdiği bu öğretinin temel çerçevesini genişletmek ve yaymak amacıyla geçirmiştir. Ayrıca her dinsel öğretide olduğu gibi Budizm de, farklı kültür ve coğrafyalarda yeniden yorumlanmış ve bir ölçüde farklılaşmıştır. Dolayısıyla Budist öğretiminde, bir ölçüde diğer kültürler ile etkileşmesi ve bu yolla değişime uğraması doğaldır. Ancak diğer dinsel öğretilere oranla bu değişim sürecinin, Budizmin insancıl özünü pek az etkilediği söylenebilir. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, Doğu düşüncesinin esnek ve hoşgörülü olmasıyla ilgilidir. Ayrıca Budizmin yaşama ve insana yaklaşımındaki esneklik, onun karakteristik niteliklerinin değiştirilmesine adeta koruyucu bir kalkan olmuştur. Fakat hepsinden önemlisi, Doğu geleneğinde bir ailede üç ayrı dinsel yaklaşımın bulunmasının doğal ve saygıdeğer bir durum olarak karşılanmasıdır.


Kaynak:
Felsefe Düşünce Tarihi - Prof. Dr. Ayhan Aydın

Resim:
Previous Lives of Shakyamuni Buddha, 19th century - Rubin Museum of Art New York, United States

  • Gösterim: 2442