benim minik solucanım
küçücük taşlar, tarçın dizmeleri,
kedisine hasret tarla fareleri var burada.
bir yavru hep şıpıdık şıpıdık miyavlar.
kumsaldaki hayalleri çöpe attım,
artık başka şarkılar düşlüyorum ateşin altında.
denizim maviye hasret,
müebbet yedi hakimden.
bu yerliler hep en ince telinden çalıyor şarkıları,
ateş böceklerini de sadece kavanozdayken hoş buluyorlar.
ben kendimi bildim bileli
bardak altığı arıları
kaçırırım masalardan.
geçen gün bremen mızıkacılarıyla
birkaç söyleş eyledim
gidip dururlardı nehrin karşısındaki eve
ben de sıkıca onları tembihledim
şimdi ne inlerler ağaç diye
ne de göğüslerindeki gümbürtü aşar arşı
öyle suskunca oturmak
en çok da bremen mızıkacılarına yakışır
resim:At Les Ambassadeurs (Au Café-Concert / At the Café Concert), Henri de Toulouse-Lautrec, André Édouard Marty, 1894